Erdoğan, BM’de İsrail’i eleştirince, İsrail Büyükelçisi salonu terk etti. Bu durum diplomatik hata olarak değerlendirildi.
İsrailli elçinin salonu terk etmesi birkaç açıdan hata olarak değerlendirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitabında İsrail’e yönelik eleştirileri, İsrail Büyükelçisi’nin salonu terk etmesine neden oldu. Bu durum İsrail’in uluslararası arenada “eleştiriye tahammülü olmadığı” şeklinde değerlendirildi.
Ayrıca salonu terk etme olayı söylenenleri tümden reddetme ya da tümden kabul etme anlamına da geliyor. Böylece İsrail bu durumda da bir çıkmaza girmiş oluyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kuruluna videokonferans yolu ile katıldı.
BM 75. Genel Kurulu Görüşmeleri nedeniyle katıldığı programda Erdoğan, bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşması sırasında, İsrail’in Filistin’e yönelik baskı, şiddet ve yıldırma politikalarından bahsederken, İsrail’in BM Daimi Temsilcisi Gilad Erdan salondan ayrıldı.
ERDOĞAN NE DEDİ?
“KUDÜS’ÜN MAHREMİYETİNE UZANAN KİRLİ EL”
Erdoğan, konuşmasında konuya ilişkin, “Üç büyük dinin kutsallarına ev sahipliği yapan Kudüs’ün mahremiyetine uzanan kirli el, cüretini giderek artırıyor. Filistin halkı, İsrail’in tüm baskı, şiddet ve yıldırma politikalarına yarım asırdan uzun bir süredir göğüs geriyor. ‘Asrın Anlaşması’ adı altında Filistin tarafına dayatılmaya çalışılan teslimiyet belgesi reddedilince, İsrail bu kez iş birlikçilerinin yardımıyla kaleyi içeriden fethetme girişimlerine hız vermiştir.
“FİLİSTİN HALKININ RIZASI OLMAYAN HİÇBİR PLANA DESTEK VERMEYECEĞİZ”
Türkiye olarak Filistin halkının rıza göstermediği hiçbir plana destek vermeyeceğiz. Kimi bölge ülkelerinin bu oyuna ortak olması, İsrail’in temel uluslararası parametreleri aşındırma çabalarına hizmet etmenin ötesinde anlam taşımıyor. Birleşmiş Milletler kararları ve uluslararası hukukun hilafına Kudüs’te büyükelçilik açma niyetini beyan eden ülkeler, bu tavırlarıyla sadece ihtilafın daha da çetrefil hale gelmesine hizmet ediyor. Filistin meselesi, ancak 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi devamlılık içinde bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla çözülebilir. Bunun dışındaki çözüm arayışları beyhudedir, tek taraflıdır, adaletsizdir.” ifadelerine yer vermişti.